Zeytin Ağacı Üzerine
Zeytin ağacı, hakkında ciltlerce yazılmış metin bulunan
kadim bir ağaçtır. Arkeologlar, zeytin ağacının M.Ö 50.000 yıllarından beri var
olduğunu belirtiyorlar. M.Ö 19.000’lerde Taberiye Gölü çevresinde yaşayan yarı
göçebe toplulukların zeytin meyvesi topladıklarını keşfetmiştir. Neolitik
Çağ’ın sonunda (M.Ö 6000 – 5500) zeytin meyvesini ezerek zeytinyağı üretilmeye
başlandığı tahmin ediliyor. Bakır Çağı’nda (M.Ö 5000 – 3000), zeytin
toplayıcılığı ve zeytinyağı üretimi artmıştır.
Zeytin Ağacı, mitolojide de hak ettiği değeri bulmuştur.
Yunan Mitolojisi’nde zeka, sanat, strateji, ilham ve barış tanrıçası Athena’nın
zeytin ağacını insanlığa armağan ettiği anlatılır. Ayrıca tanrıların zeytin
ağacı altında doğduğuna inanılırdı. Yunan Mitolojisi’nde, zeytin ağacına zarar
verenlerin ölüm cezası ile cezalandırıldığından dahi bahsedilmektedir. Mısır
Mitolojisi’nde de tanrıça İsis’in insanlığa zeytin meyvesini işlemeyi
öğrettiğinden bahsedilir. Eski Mısır tabletlerinde de zeytin, zeytinağacı,
zeytin dalı gibi figürlere sıklıkla rastlanmaktadır.
Bütün kutsal kitaplar, zeytin ağacına yer vermiştir. Kutsal
metinlerde zeytin ağacı; bereket, barış, şifa, olgunluk ve aklın göstericisi olarak
betimlenmektedir. Tevrat’ta, Yahova’nın Musa’ya zeytinyağı’nın tarifini
bahşettiği anlatılır. İncil’de ise Gethsemane Bahçesi’ndeki sekiz zeytin
ağacının, İsa’nın çarmıha gerilişine, dualarına, gözyaşlarına ve ruhunun
bedeninden ayrılmasına şahit olduğu anlatılmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de de
zeytinin Sina Dağı’nda yetiştiği, zeytinyağının yemeklere lezzet kattığı ve
hastalara şifa olduğundan bahsedilmektedir.
Zeytin ağacı, ‘Oleaceae’ ailesinden geliyor. Zeytin
ağacı, sürekli büyüyen sürgünleri ile kendini yenileyebilen bir ağaç.
Sürgünleri, zamanla ağacın gövdesini kapladığından, zeytin ağaçlarının yaşını
tam olarak belirlemek pek de mümkün değil. Ancak çok uzun süre yaşadıkları bir
gerçek. Bu nedenle zeytin ağacı ‘ölmez ağaç’ olarak da adlandırılmakta.
Binlerce yıl yaşamış ve halen yaşamakta olan birçok zeytin ağacı bulunuyor…
Zeytin, içeriğindeki oleuropein gibi moleküller nedeniyle işlenmemiş haliyle acı bir meyve. Oleuropein, zeytin ağacının bir nevi savunma mekanizması aslında. Zeytin ağacı bu molekülleri, meyvesini zararlı istilasından korumak için üretiyor. Bu nedenle zeytin, işlenmeden yenebilecek bir meyve değil. Zeytin, birçok yöntemle işlenerek acılığından arındırılıyor. Bu yöntemlerden doğal olanları tercih etmek, bu değerli, şifa kaynağı meyveyi ziyan etmeden işlemek gerekiyor. Zeytinin doğal yöntemlerle tatlandırılması, zahmetli ve zaman alıcı bir süreç. Ne yazık ki günümüzde bu zahmetli ve uzun olan doğal süreci beklemeyen üreticiler, çeşitli kimyasallar kullanarak bu süreci kolay ve hızlı bir şekilde atlatabilmekte! Tabi ki bu kısa ve zahmetsiz süreçle tatlandırılan zeytinler, sağlığımızı ciddi şekilde tehdit edebilmekte. Bu nedenle sofralarımıza koyduğumuz; ailemize, sevdiklerimize ve çocuklarımıza yedirdiğimiz zeytin ve zeytinyağını seçerken, doğal yollarla üretilmiş olmasına özen göstermeliyiz. Aslında basit birkaç gözlemle, doğal yollarla üretilmiş zeytin ürünlerini tanıyabilmek mümkün… Bu konuda daha detaylı bilgi için Dalından Sorfamıza Zeytin yazımızı okuyabilirsiniz.
Zeytin ağacı gibi sağlıklı ve güçlü kalın…