Hikayemiz


dedekaya;

Kızımız Nil’in doğal gıdalarla beslenebilmesi için 2017 yılında tohumları atılan, tüm çocukların bu hakka sahip olduğu inancıyla bugüne taşınan, bizde olanı paylaşabilmemizi sağlayan bir artizan gıda marketi projesidir.



dedekaya;

Adını Burhaniye/Bahadınlı Köyü'nde bulunan Dedekaya Sunakları'ndan almıştır. Arkaik ve Antik çağlarda doğaya inanışın önemli tapınma merkezleri, insanın doğa güçleri ile iletişime geçtiği, doğa ile bütünleştiği alanlar olarak tanımlanan Dedekaya Sunakları, kaya kütlelerine insan eliyle “taht - arınma havuzu - alev çukurları - ürneler - nişler - merdivenler” oyularak inşa edilmiş, dini törenlerde Tanrıça’ya adaklar sunulan mimari ögelerden oluşmaktadır. Dedekaya Sunakları’nın geçmişi Erken Demir Çağı’na kadar uzanmaktadır.




dedekaya;

 

Bu mistik ve bakir coğrafyanın doğal ürünlerini sizlerle buluşturur. dedekaya ürünleri, kimyasal gübre, kimyasal ilaç, koruyucu madde ve katkı maddesi içermez, en doğal halleriyle sizlere ulaştırılır.



 

 

Biz Kimiz

Hayatımızın bir bölümünü İstanbul ve Bursa’da avukatlık ve öğretmenlik yaparak geçirmiş bir çiftiz. İçimizdeki doğa sevgisi bizi sürekli çağırsa da, büyük şehrin kargaşasından bu çağrıya çoğu zaman yanıt veremiyorduk. Şehrin stresini hafta sonları doğada atıyor, tatillerimizi doğa ile iç içe geçirmeye özen gösteriyorduk.

2017 yılında bir anda üç kişilik bir çekirdek aileye dönüştük. Kızımızın dünyaya gözlerini açmasıyla bizim de adeta gözlerimiz açıldı. Kızımızın tek gıdası olan anne sütünün kalitesi, annenin beslenmesine bağlıydı artık!

İlk adımımız, ata yadigarı meyve bahçelerimizdeki çeşitli meyveleri toplamak; sirke, komposto, meyve suyu ve reçeller yapmak oldu. Toprak ana o kadar cömertti ki, kendi ellerimizle toplayabildiğimiz meyveler bile, geniş ailelerimizin yıllık ihtiyaçlarını karşılıyordu. Toplayamadığımız, dalında kuruyup dökülen meyveler için üzülüyorduk. Yıllarca kendini bize sunan bahçelerimizin değerini anlamıştık artık…

Organik pazarlardan alışveriş yapıyorduk. Et ve et ürünleri ihtiyacımızı da doğal yetiştiricilik yapan bir arkadaşımızın çiftliğinden karşılıyorduk. Ancak sebze konusunda organik pazarlardan tatmin olmadık ve ihtiyacımız kadar sebzeyi kendimiz üretmeye karar verdik. Bahçeli bir ev arayışımızda; yetişkin ağaçları, taş duvarları ve büyükçe bahçesiyle bizi büyüleyen Bahadınlı Köyü’ndeki evimiz çıktı karşımıza. On iki senedir yaşanmayan, çatısı akan evimiz, geç kaldığımız için bize küsmemiş, yıkık duvarlarıyla sabırla beklemişti bizi…

Evimizin bahçesine ilk adım attığımızda dokuz aylık kızımız Nil, bahçe merdivenlerinden birine oturdu ve topraklarla oynamaya başladı. Gitme vakti geldiğinde, Nil’İn verdiği tepkiyi gördükten sonra, evimizi satın almaktan başka çaremiz kalmamıştı (videoyu izlemek için tıklayın).

Evin tamiratını yaptırıp, kızımız için doğal sebzeler yetiştirmeye başladık…

Bulunduğumuz coğrafya, bir zeytin ve doğal tarım cenneti. İlçede, organik tarım yapılan proje köyler, birbirinden güzel zeytin bağları, yaylalarda özgürce büyüyen hayvan sürüleri var. Biz de bu yolculuğa bir zeytin bağı edinerek devam ettik. Kızımız için ürettiğimiz ürünleri, tüm saflığıyla diğer çocuklarla, dolayısıyla sizlerle paylaşmak amacıyla başladı dedekaya hikayesi. Sizlerin beğenileriyle büyüyerek, başkaca doğal ve artizan ürünleri de sizlerle paylaşmak amacıyla bu yolda yürümeye devam ediyoruz. Doğallığın yanı sıra, ninelerimizin unutulmaya yüz tutmuş tariflerini sizlerle paylaşarak, gerçek artizan gıda ve doğal ürünlerimizi gelecek nesillere taşımayı hedefliyoruz.

Doğayla ve sağlıkla kalın…