Dalından Soframıza Zeytin
Zeytin, uzun ömürlü bir ağaç olarak bilinse de, zeytin
ağacından ürün almak son derece zahmetlidir. Hiç bakım yapılmasa bile uzun
yıllar yaşayan zeytin ağacı, bakımsız kaldığında büyük bir çalı formuna bürünür.
Bakımı zamanında yapılmayan zeytin ağaçları, meyve vermez.
Zeytin ağacı, belli dönemlerde budanmalı, çok kurak senelerde
de sulanmalıdır. Bunun yanında, verimli olabilmesi için toprağın gereksinimine
göre gübreleme gerekir. İşte zeytin ve zeytinyağları arasındaki fark temelde
buradan başlar. Günümüz koşullarında, sunni gübrelerle zeytin ağaçlarını
gübrelemek, organik hayvan gübresi kullanımına nazaran daha kolay ve daha
ekonomik bir çözümdür. Biz dedekaya olarak, bağlarımızdaki ağaçlara sunni gübre
vermiyoruz. Daha meşakkatli ve daha masraflı olmasına rağmen, doğal gübre
tercih ediyoruz. Bu da zeytin meyvesinin ve dolayısıyla zeytinyağının tadını ve
nefasetini üst seviyeye taşıyor. Amacımız, bir ağaçtan mümkün olan en çok
meyveyi toplamak değil hiçbir zaman. Geleneksel tarım yöntemleri ile harmanlanmış
bir verim programımız var. Bu nedenle ağacı fazla yormadan, ağacın ve doğanın
doğal döngüsünü bozmadan ortalama bir verim politikası ile, kimyasal gübre ve
kimyasal ilaç kullanmadan bağlarımızın bakımını yapıyoruz.
Hasat döneminde, sofralık ve yağlık zeytinlerimizi
ellerimizle farklı dönemlerde topluyoruz. Bu meyveler, bizler ve sizler için,
sofralık zeytin ve zeytinyağı olarak, tamamen doğal yollarla, hiçbir koruyucu
ve katkı maddesi eklenmeden işleniyor.
Uzun emeklerle yetiştirilen ve toplanan zeytinler, en doğal
yollarla ve eski tariflerle işlenerek sofralarımızı süslüyor.
Teknolojinin geldiği nokta göz önüne alındığında, kimyasal kullanılmadan
yetiştirilen ve işlenen, koruyucu madde eklenmeden paketlenen ürünleri bulmak
oldukça zor. Biz dedekaya olarak, bizim gibi tarım yapan, eski usullerle
teknolojiyi birleştirebilmiş diğer üreticilerle de dirsek temasında olarak
sizlere daha farklı doğal ve artizan ürünler sunmak için çaba harcıyoruz.